Üye: Bilge Savacı | Recep İvedik filminin diğer serilerinden aklında çat pat bir şeyler kalmış ve tv tekrarlarına rastlamaktan kaçamamış, son bölümü de sinemada izlemiş ve hemen herkes gibi, bu film üzerine söyleyecek sözler biriktirmiş biriyim. |
Film üzerine yapılan eleştiriler yerle gök arasında kulaklara yakın yerde uçuşurken kulağımıza çarpan benzer yorumları tutarak buraya mı yapıştırmalı, yoksa İvedik için söyleyecek yeni bir şeyler mi bulmalı?
Filmde baştan sona, kafamızı ileri doğru ite ite, zoraki gülmelerimizi yüzümüzün önündeki boşluğa bırakmaya çalıştık. Aslında yalnız bu manzara bile (çünkü kendim filmi izlerken bir taraftan gizli bir gözle kendimi izledim) filmin bizde bıraktığı tesiri anlatmaya yetiyor.Şahan Gökbakar’ın bu filmi hangi zeka düzeyini ve nasıl bi’ hesap biçimini kullanarak yazdığını hep merak edip, benim için açılmamış kara perdelerin ardına gizlenen bu manzaranın başrollerindeki zeka ve hesabın yerine hayali olarak geçmeye çalışmışımdır. Film üzerine söylenen benzer sözler bitmiş olup, artık insanlar bir şeyler konuşmaktan sırf bu yüzden kaçınsa da, özellikle çocukların benliğine sinen bu film üzerine kafa yormak ve konuşmak gerekiyor zannımca.
Filmin kimlere hitap ettiği ve filmi izleyen kesimin kitap okumayan, düşünmekten uzak bir kesim olup olmadığı sorularının cevabını evetten daha karmaşık buluyorum.
İvedik’in hamurunda doğallık, samimiyet, kabalık, görgüsüzlük, biraz gizlense de iyilik ve komedi bulunuyor. Komedi, kendisi ile yan yana sayılan bu özelliklerle beraber başka özelliklerin üzerine sıvanmaya çalışılıyor. İşte tam bu noktada ise komedinin ne olduğu ve ne olması gerektiği sorularına, filme katıla katıla gülmeye çalıştığımız esnada cevaplar bulmaya çalışıyoruz . Düşünen bir zihni, film tam bu noktada kilitliyor. Filmin çocuk izleyiciye sahip olması, kilitlenmeyi oluşturan ana etken. Filmin çocukları nasıl etkileyeceği sorusu yetişkinler için sancılı bir soru.
Karşı tarafın fiziksel özelliklerindeki kusurları hedef alarak yapılan espriler, dışı süslenmiş olsa da içi kokuşmuş olarak durmaya devam ediyor. Aşırı doğallığa kaçarak farklılık ve farkındalık oluşturma kaygısı da tüm serilerdeki gibi iğreti duruyor. Ön koltuğumda oturan çocuk seyirciler için, bu ve benzeri sebeplerden ötürü kaygılanıyorum film boyunca.
Hedef, hedefi oluşturan sebep ve bu uğurda verilen mücade ile filmin güzel bir çatısı olduğu fakat içerikte aşırılıklara bezenmiş kusurlarla sinema salonlarında boy gösterdiği söylenebilir.
Eğer bir filme kalabalık bir grupla gitmeye karar verdiyseniz ve bu esnada neşeniz bolsa, seçenekler arasında da İvedik filmi varsa, filmden size yansıyan enerjinin sizin enerjiniz kadar yüksek olduğunu yakaladığınızdan, başka filme gitmeyi tercih etme ihtimalinizi düşük görüyorum. Komedi filmleri öncesinde kendimizi gülmeye koşullamamız ise film esnasında ayrı bir dert olarak bizimle birlikte koltuğa oturuyor.
Filmden çıktıktan sonra bir şeyler yemek için oturduğumuz yerde ne istediğimizi sormak için gelen garsonun söylediklerini algılayamayışımı film esnasındaki yüksek sese bağlasak da içimden bir ses, film zeka seviyenle, onu aşağı çekecek şekilde oynama yaptı diyerek, kendini duyura duyura konuşuyor. Ben de tasdikliyorum onu.
Fragmanlarını oldukça eğlenceli ve başarılı bulduğum filmin uzun halinde ise İvedik sanki nasıl davranacağını bilmiyor.. Zaman olarak dar alanda harika hareket eden oyuncunun geniş zamanda eli ayağına dolaşıyor, gerçek hayatın içinde iğreti duruyor. Bu anlamda filmin fragmanı ile kendisini seyirciye çekip, uzun içerikte hayal kırıklığı yaşattığı kanaatindeyim. Ama bu fragman öyle etkili ki, seyirci bu hayal kırıklığını yaşayacağını bile bile onu izlemekten geri durmuyor. Yani sözün özü, İvedik filmleri yaşamımızın bir parçası haline geldi. Kimimiz onu, onun filmde dövdüğü köpek balığı gibi, kafamızda dövsek de.
Recep İvedik’in sahip olduğu yüksek enerji ile izleyiciyi kendisine çekmesi, filmin devamlarının da geleceğinin göstergesi gibi gözüküyor.
Çocuklar arası grup ruhu ve sokak arası çocuk oyunlarının korunmasının gerekliliği ile çocuk neşesi ve özgürlüğünün yerine getirilebilecek daha özel ve değerli bir şey olmadığının altını bize bir kez daha çizdiren filmin bu özellikleri için Şahan Gökbakar’a teşekkürler.
Çocuk gülücükleri ve oyunlarıyla dolu bir dünya dileklerimle...
Bilge Savacı