Yazar: Fırat Sayıcı |
Akademide uzun zamandır birlikte çalışma fırsatı yakaladığım ve bundan büyük keyif aldığım Esenyurt Üniversitesi Radyo, Televizyon ve Sinema bölümünden Dr. Öğr. Üyesi Seda Aktaş’a, uzmanı olduğu bir konuda sorularımı yönelttim. Özellikle de kısa film ve belgesel çeken arkadaşlarımızın ilgileneceğini düşündüğüm “Kitlesel Fonlama” üzerine bir sektör profesyoneli olarak oldukça bilgilendirici cevaplar verdi. Umarım bu konuda bilgi sahibi olmak isteyenlere yol gösterici olur. İyi okumalar…
Öncelikle biraz kendinden bahsetmeni rica edeceğim...
Merhaba ben Seda Aktaş. İngiliz Dili ve Edebiyatı lisansı sonrası İletişim Tasarımı Yüksek lisansı ve sonrasında Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi'nde Sinema alanında doktoramı tamamladım. Tez konum bugün de bahsedeceğimiz “Kitlesel Fonlama” uygulamaları üzerine idi. Türkiye'de kitlesel fonlama ile üretilen filmler ve değişen üretim/izleyici alışkanlıkları üzerine çalıştım. Şu anda hem öğretim üyesi olarak sinema alanında ders vermeye devam ediyorum, hem de kitlesel fonlama kampanyalarında ekipler ile birlikte çalışıyorum.
Uzun yıllardır kitlesel fonlama üzerine çalışıyorsun. Hatta akademik anlamda Türkiye'de bunun üzerine kafa yoran ilk isimlerden birisin. Nedir kitlesel fonlama?
En kısa tanımıyla kitlesel fonlama üretimleriniz için açık bir çağrı yoluyla kitlelere duyuruda bulunmak ve kitlelerin sizin üretiminize finansman desteğinde bulunmaları demek. Aslında kültürel olarak aşina olduğumuz imece usulü dayanışmaya benzeyen ancak bu modelin çevrimiçi platformlar üzerinden uygulanması diyebiliriz. Benim kitlesel fonlamayla ilgili çalışma sebeplerim arasında, hem sanatla ilgilenen kişilerin üretimlerinde fon ve destek bulma kısmında yaşadıkları sıkıntılar, hem de içerik üretirken kendilerini daha özgür hissetmeleri, bu gibi modeller ile daha bağımsız üretimler yapabilmeleri bulunmaktaydı. Yani akademik anlamdaki tanımı ile sanat üretiminde demokratikleşme kavramı ilgimi çekiyordu. Doktora tez döneminde, yeni iletişim teknolojilerinin film üretimi üzerine etkilerini incelerken, üretim kısmında ciddi anlamda sıkıntılar olduğunu gördüm ve bu konuda çalışmaya karar verdim.
Kitlesel fonlama ile yapılan üretimlerin diğerlerinden farkı ne?
Kitlesel fonlama ile yapılan üretimlerde iki temel farklılıktan bahsedebiliriz. Bunlardan ilki yine akademik tanımıyla üretici ve tüketicideki değişim yani üreten tüketici kavramı. İlk olarak Alvin Toffler'in bahsettiği bu tanımda, tüketicilerin artık salt tüketen kişiler değil birden fazla rolü olan ve üretime katkıda bulunan kişiler oldukları söylenmekte. Tabii ki yeni medya ve kullanım alışkanlıklarıyla ilişkili olarak günümüzde içerik üretimi, etkileşim gibi kavramlar önem kazandı. Özellikle pandemi döneminde, çevrimiçi kullanım alışkanlıklarının daha yerleştiğini söyleyebiliriz. Bir diğeri ve bence en önemli farklılık ise içerik üretiminde daha bağımsız olmak. Herkesin bildiği üzere, fon aldığımız kurum, kişi ya da mecralara karşı belirli sorumluluklarımız oluyor. Sanat üretiminde bu sorumluluklar, kısıtlılıklara dönüşebiliyor. Yani içeriğe bizzat müdahil olunması durumu söz konusu olabiliyor ama kitlelerden destek aldığımızda, sanatçının üretimlerini destekleyen kişilerden herhangi bir kısıtlama olmaksızın güven ilişkisine dayalı bir destek söz konusu. Dolayısıyla kurumsal yerlerden aldığımız desteklerdeki kısıtlılık durumu bir yerde ortadan kalkmış oluyor. Üretici olduğu kadar tüketiciye de özgürlük alanı sağlanıyor. Kişilerin dinlemek, izlemek istedikleri üretimlere destek olma durumu söz konusu. Çağımızda kendi kendini finanse eden yeni ekonomik modeller söz konusu.
Kitlesel fonlama yöntemiyle çekilmiş eserlerden örnekler verebilir misin? Bunların arasında amacına ulaşan ve senin beğendiğin projeler hangileri?
Kitlesel fonlama ile çekilmiş Zach Braff "Wish I was here", hem kampanya süreci başarılı, hem kitlesel fonlamanın tanınması anlamında etkili, hem de oldukça fazla sayıda kişiye ulaşması bakımından sevdiğim örneklerden. Onun dışında yine yurt dışından "Iron Sky" adlı filmi çeken ekip, kitle yatırım, kitle kaynak ve kitlesel fonlamayı bir arada kullanarak bu model ile filmlerin finanse edilebileceğini gösteren çalışmalar yaptılar. O da başarılı örneklerden sayılabilir. Türkiye'de hem katılımcı sayısı anlamında hem de finansman anlamında başarılı örnekler maalesef yurt dışına göre az. Bunun sebeplerinden bir tanesi destek olma mekanizmalarının oturmamış olması. Alışkanlık olarak bir platforma girip tanımadığımız, bilmediğimiz bir üretime destek olma modeli oturmadığı için ve sistemsel olarak kitlesel fonlama ve platformların işleyişlerinde hala sıkıntılar olduğu için, benim teze başlarken zihnimde canlandırdığım anlamda ilerleyen proje sayısı oldukça az. Türkiye'de genelde kişiye destek olma mantığı var ve projeyi başlatan kişiyi tanıyorsanız destek oluyorsunuz. Bu da bir süre sonra sizi bir kısır döngüye sokuyor ve yalnızca birbirlerinin projelerine destek veren kısıtlı bir çevrede kalabiliyor kampanyanız. Halbuki kitlesel fonlamadaki asıl amaç ulaştığınız kişi sayısını fazlalaştırmak ve bir topluluk oluşturmak. Yine de Türkiye'de özellikle pandemi döneminde yapılan bazı kampanyalar var mesela Kumbaracı 50'nin kampanyası başarılı bir kampanyaydı, hem ulaştığı kişi sayısı hem de finansman anlamında.
Peki ya başarıya ulaşamayanlar? Sence kitlesel fonlamada başarıya ulaşamamanın en büyük sebepleri neler olabilir?
Bir tanesi, kampanyayı platform üzerinden başlatıp daha sonra hiçbir şey yapmadan destek gelmesini beklemek. Çünkü buradaki asıl amaç topluluk oluşturmak ve kitlelere ulaşmak olduğundan size destek vermesini istediğiniz kişilerle kampanya öncesi ve esnasında organik bir bağ kurmak önemli. Dolayısıyla sosyal medyayı aktif olarak kullanmak gerekiyor, projenin tanıtımını yapmak gerekiyor. Diğer bir sebep ise, Türkiye'de bir üretim için kişilerden destek istemek, üreticiler için zor olabiliyor, bu konuda çekimser davranıyorlar. Yani kampanyayı başlatıp daha sonra hiçbir müdahale yapılmayan projeler başarılı olamıyor. Etkin bir sosyal medya yönetimi ve kişilerle ya da topluluklarla birebir iletişime geçmek ve projenin tanıtımını yapmak çok önemli.
Dünyadaki uygulamalarla ülkemizdeki uygulamalar arasında bariz farklılıklar var mı? Varsa neler?
Daha önceki sorularda da belirttiğim gibi Türkiye'de kültürel olarak dayanışma kültürü belki etkin ancak genelde tanıdığımız ve yakın çevremizden olan kişilere destek verme mantığı yerleşmiş durumda. Sosyal olarak, kültürel olarak ilgimizi çeken bir projeye açıp bakıp çevrimiçi destek verme mantığı henüz oturmuş değil. Yurt dışında işte kitlesel fonlama platformlarına bağış yapmak isteyen birisi, platforma bakıp kendi hassasiyetlerine ya da ilgi alanına göre projelere destek olabiliyor. Ayrıca bu modelin yatırım olarak kullanılan kredi ve hisse odaklı modelleri de yurt dışında daha yaygın. Türkiye'de şu anda yatırım amaçlı modeller için platformlar kuruldu ancak kullanımı ve yatırım miktarları yurt dışına oranla oldukça düşük. Türkiye'de hem platformlar hem de kitlesel fonlama modeli çok tanınmadığı için çok az insan hatta belki hiç kimse, bir kitlesel fonlama platformunun sayfasına bakayım, nasıl projeler varmış, destek bağış adına ne derseniz deyin onu bu platformlar üzerinden gerçekleştireyim gibi bir yol izlemiyor. Ancak tanıdıkları bildikleri bir kişinin ya da özellikle hassasiyet gösterdikleri bir konuya ilişkin kampanya var ise destek oluyorlar.
Her kısa filmci, belgeselci, sinemacı istediği gibi kitlesel fonlamalara başvurabilir mi? Özellikle yeni başlayan arkadaşlar için ne gibi tavsiyelerde bulunabilirsin?
Evet. 18 yaşını geçmiş olmak, kimlik kartınızın olması ve bir banka hesabınızın olması yeterli. Kampanya başlatma süreçleri çok basit, isteyen herkes kampanya başlatabilir. Yeni başlayanlar için yani özellikle kitlesi olmayan kişiler için, öncelikle bir topluluk oluşturmak önemli. Yani kampanya öncesinde organik bağ kurduğu, onu takip eden, işlerini takip eden bir topluluk olması, kitlesel fonlama projelerinde bu topluluğun etkin biçimde kampanyaya katılmasını sağlıyor. Dolayısıyla kampanya için birebir istenen destekler önemli olduğu kadar, kampanyalar sosyal medya üzerinden ilerlediği için sosyal medyada ulaşabilecekleri topluluklar olması önemli. Hedef kitlelerini iyi belirlemeli ve kampanya dahilinde belirledikleri kişilere ulaşmak için bir program izlemeliler.
Kitlesel fonlamanın geleceğini nasıl görüyorsun? Ülkemizde sence nasıl daha iyileştirilebilir bu yöntem?
Kitlesel fonlamanın gelişmesi için öncelikle tabii ki bu bahsettiğim bağış kültüründe bir değişim olması gerekiyor ki böyle değişimler zaman içerisinde oturan şeyler. Yani çok kısa sürede davranış değişiklikleri olmasını beklemek gerçekçi değil. Ancak yine de, ilk çalışmaya başladığım dönemden bugüne bu kültürün oturmaya başladığını söyleyebilirim. “Kitlesel Fonlama” modeli yalnızca bağış odaklı yürüyen bir model değil, yatırım odaklı da kullanılabilen bir model. Dünya üzerinde kendi kendini finanse eden şirketler, kurumlar ve sanat üretimi için de bu modeli kullananlar çoğalmaya başladı. Burada da zaman içerisinde yaygınlaşacaktır diye düşünüyorum. Dolayısıyla sistemin tanıtılması ve insanların bundan haberdar olması önemli. İkinci bir konu da maalesef ki Türkiye'de girişimcilerin de bu konuda çekimser davranması… Düzgün işleyen platformların az olduğu kadar, platformlar üzerinden destek verirken de en büyük sıkıntılardan bir tanesi platforma üyelik gerekmesi. SMS benzeri destek modelleri aktif hale getirilebilirse çok daha fazla sayıda kişiden destek alınabilir.
Son olarak eklemek istediklerin varsa...
Sanatçılar ve girişimciler için önemli olan bu modelin tanıtımında destek olduğun için teşekkürler :)